Kundak | Konular | Kitaplar

Survivor da Sms'ler Nereye Gitti

Survivor bitti ama sular durulmuyor... Hile iddialarından sonra gündeme bomba gibi düşen Survivor'da en büyük soru işaretine dikkati; sosyal medya yazarı Anibal Güleroğlu çekti.
Diğerlerine nazaran daha sakin geçen ‘Survivor’ Karaman’ın koyunu gibi sonradan açık etti oyununu. Gerçi daha başlangıçta Nez-Meter ayrılığıyla ücret ve arka plan konusunda bir şeylerin saklandığı yönünde sinyaller verilmişti ama oyunların cazibesinden dolayı bu ayrıntıların üstünde pek durulmamıştı. ‘Survivor’ sakin sakin devam ederken geçen yıldan arta kalan Nihat Doğan-Derya Büyükuncu tartışması mesajlarla alevlendi ve sorun mahkeme kapısına düştü. Şimdi de Merve Büyüksaraç-Acun Ilıcalı mahkemede koz paylaşmayı bekliyor.

Günlerdir medyadan ve sosyal paylaşımdan yapılan beyanlar ortada. Bazıları sadece oyuncuları bağlayan türden. Bazılarıysa ‘suç’ unsuru sayılacağından, fazlasıyla rahatsız edici! Merve Büyüksaraç’ın iddialarının en basitleri; yarışmacılara yemek verilmesi ve adada yaşananların istenildiği şekilde kurgulanışı. Peki, bunlar çok mu sürpriz açıklamalar? Hiç değil. ‘Survivor’da kavgalar başta olmak üzere yaşananların kurgudan ibaret olduğunu defalarca yazmıştık. Bile bile lades yani…

Koca koca insanların, sanki normal yaşamlarında her an annelerinin yanındaymış gibi salya sümük ağlaşmaları, can ciğer arkadaşken birdenbire birbirlerinin gırtlağını sıkacak düşmanlığa geçmeleri, durup durup alevlenen tartışmalar… Bunların gerçekliğine inanmak mümkün müydü? Kesinlikle hayır. Ama didişmelerin yarattığı keyifle, bir film izler gibi ‘Survivor’da olanı biteni takip etmek izleyicinin hoşuna gittiği için kimsenin umurunda değildi. Bu noktada Büyüksaraç’ın beyanı, malumun ilamından öteye geçmedi.

Yemek verilmesi konusu da aynı şekilde pek önemli değil. Çünkü gözü ve mantığı olan herkes, onca güç sarfı gerektiren yarışmaların üç beş muz kızartması ya da hindistanceviziyle tamamlanamayacağını düşünebilir. Kaldı ki, haftanın üç günü sınırlı saatle izleyici karşısında reality show yapan ‘Survivor’ yarışmacıların adadaki diğer zamanlarının tropik tatilden ibaret olduğu da akıllara getirilebilir. Dolayısıyla Büyüksaraç’ın açıklamalarında ‘yemek verilmesi’ ses getirici şok bir olgu değil.

Peki ya ünlülerin ücret alması ve belli süreliğine kendileriyle anlaşma yapılması ithamı ne derece sürpriz? Günümüzde, ünlülerin hayır gecelerine bile gitmek için yüksek ücretler aldığını düşünürsek gayet normal. ‘Ünün’ kadar, daha doğrusu sağlayacağın ‘reyting’ kadar konuş, derler insana…

‘Survivor’da yaşananlar devlet sırrı mı ki ‘susma sözü’ veriliyor?

Bir yönetmen, filminde hangi oyuncuya ne oranda yer vereceğini önceden değerlendirir. Tabii ücret de sergilenecek beceriyle eşdeğer olur. Başrol nasıl ki önceden belliyse, kimin hangi sahneden sonra devre dışı kalacağı da daha filme başlanmadan bilinir. Tek fark, film oyuncularına arka planı anlatmamaları için ‘suskunluk sözleşmesi’ imzalatılmaz.

Zorlama olsun veya olmasın ki; oluşumda yer almamak ve dolayısıyla para kazanamamak şıkkı da bir yaptırımdır, ‘suskunluk sözleşmesi’ ancak gizlenmesi gereken konuların varlığında gündeme gelir. Yüreklilikle hakkını aradığını, mahkemeyi sabırsızlıkla beklediğini ve ünlü olmak için reklam yapmak gibi bir amacının olmadığını söyleyen Merve’nin de üstünde durduğu bir nokta bu!

‘Survivor’da kameraların izleyiciye yansıttığı kurgular ve oyunlar dışında neler yaşanıyor ki, bunların kamuoyuyla paylaşılmaması için katılımcılardan susma sözü alınıyor? Altı üstü, formatı yurt dışından ithal bir yarışma şovu! Devlet sırrı ya da özel formüllerin uygulandığı bir sihirbazlık gösterisi değil ki…
İşte tam da bu ayrıntının akıllara takıldığı noktada, yarışmacılara belli kalış süresi tayin edildiği iddiasıyla gündeme gelen ve üstünde önemle durulması gereken SMS oyları açığa çıkıyor.

‘Survivor’ galipleri, doğrudan doğruya oyundaki başarıyla değil, izleyicilerden geldiği ileri sürülen SMS oylarıyla seçiliyor. Gerçekten öyle mi? Noteri ve oyların sayımını ekran başındakiler görmediğine göre bu durumda Acun’a mı yoksa Merve’ye mi inanmak lazım? Eğer Merve’nin sözleri doğruysa (ki benim içimdeki şüpheler hep bu yönde olmuştur) o zaman durum gerçekten vahim. Aksi takdirde Acun’un kalıplaşmış ret cümlelerinin dışında, Merve’nin suçlamalarının iftiradan ibaret olduğunu delilleriyle göstermesi ve ‘suskunluk sözleşmesi’ne neden ihtiyaç duyulduğunu da net bir şekilde açıklaması gerekir.

Hedef şaşmasın, kafa karışmasın…

Günlerdir Nihat Doğan’ın, Nihat Altınkaya’nın, Asena’nın, Mustafa Topaloğlu’nun ‘yemek yedik-yemedik’ beyanlarıyla hedefi şaşan; ‘şeytanla konuşan-uzaydan geldiğine inanan’ yakıştırmalarıyla sulandırılan Merve Büyüksaraç’ın açıklamalarında asıl üstünde durulması gereken noktalar; sözleşme ve SMS! Yoksa adada ateş yakılması, balık tutulması veya kafeste iguana getirilmesi hiç önemli değil. İsteyen eliyle ahtapot yakalar… İsteyen timsah bulup (iguana var da o niye olmasın) boynuna ip takıp hava atar… Onlar kurgunun, müşteri çekici detayları.

En iyisi, Merve-Acun restleşmesinde son sözü mahkemenin adil ve tarafsız yargısına bırakmak. Hariçten gazellerle suyu bulandırmayıp para ağırlıklı belirsizliklere odaklanmak.

Anibal Güleroğlu