Kundak | Konular | Kitaplar

İntikam mı 20 Dakika mı Hangisi ?


Yeni yılın en iddialı ve en çok kıyaslanan 2 dizisi 20 dakika ve intikam..başta başrol kadın oyuncuları kıyaslansada yayına girmeleri ile senaryoları ve senaryo hataları oyunculuk yetenekleri masaya yatırıldı tek tek..

Daha yayınlanmadan 2 rakip diye bahsedilince iki kanal da aynı güne randevu vermedi..star 20 dakikayı salı akşamına koyarken kanal d perşembe yi seçti ama yinede hala 2 rakip olmaktan ve kıyaslanmaktan kurtulamadılar..

Peki hangisi daha iyi yada hangisi daha kötü diye mi sormalıyız işte size yazarlardan intikam ve 20 dakika yorumları..İntikam mı 20 Dakika mı?
Senaryo ekibine hatırlatılması gereken şey şu: Biz Amerika’da yaşamıyoruz. Labradorlarımızla koşu yapmıyoruz, mahalle barlarımız yok, birbirimizle konuşurken ‘Hey’ demeyiz, yol üstü muhabbete girmeyiz.

Elimizde yine iki uyarlama var. Birinin (İntikam-Kanal D) jeneriğinde orijinali Revenge’in senaristinin adını görsek de 20 Dakika (Star TV) jeneriğine ‘Öykü-Senaryo: Kerem Deren-Pınar Bulut’ yazmayı tercih etmiş.
Paul Haggis’in yazdığı ‘The Next Three Days’ uyarlaması ‘20 Dakika’ ezik kocanın (İlker Aksum) haksız yere hapse giren sevgili karısını hukuk işlemeyince kendi yöntemleriyle kaçırma serüvenini anlatacak. Arapların prensesi Tuba Büyüküstün de adaletsizliğin kurbanı iki güzelim çocuk annesi pastacı Melek rolünde.
İlker Aksum pısırık bir öğretmen. Orijinalinde Russel Crowe’un oynadığı karaktere üç doz söbülük eklese de Tuba Büyüküstün’ün bir heykelde daha net olan inandırıcılığını toparlayacak kadar iyi oynuyor. 20 Dakika, hapse de girse keki de yaksa aynı bakacak Büyüküstün’e rağmen Kerem Deren-Pınar Bulut ikilisinin iziyle izlenir durumda (en kötü işleri olmasına rağmen).

ESNEME FESTİVALİ

20 Dakika’dan farklı olarak ‘İntikam’ birebir uyarlama. Hamptons’ı Kanlıca’ya taşımak dışında hiçbir zahmete girilmeden çeviriye verilmiş bir iş. Barbie’leri konuşturan kız çocuklarının elinden çıkmış gibi duran satırların baston yutmuş oyuncuların ağzından döküldüğü bir 90 dakika.
Beren Saat’in 80 dakika 5 cümleden fazla kurmayıp uzaklara baktığı, 81. dakikada Hakan karakterine (orijinalindeki gay Nolan) attığı tekmeyle bir uyanıp sonra yeniden uykuya daldığı bir esneme festivali.
İntikam’ı izlemek daha iyisi yapılmışken aynısının kötüsünü izlemekten farksız. Bu anlamda Revenge’i bilen izleyiciyi sıkıntıdan kaşındıracak tonlarca anla dolu.
Şahika ve kocası Haldun’un ucuz bir beyaz dizinin orta sayfalarından fırlamış diyalogları, Beren Saat’in çok kötü peruğu ve tırnak yemesi gerekirken güzel ellerine kıyamayışı, Nejat İşler’in her tekne sahnesinde bireysel emeklilik reklamı izler gibi hissetmemiz ve en başta diziye bir flamenkocuyla girmemiz can sıkıcı.

KANLICA’DA BİR PARALEL EVREN

Senaryo ekibine hatırlatılması gereken şey şu: Biz Amerika’da yaşamıyoruz. Labradorlarımızla koşu yapmıyoruz, mahalle barlarımız yok, birbirimizle konuşurken ‘Hey’ demeyiz, yol üstü muhabbete girmeyiz.
Sonuçta akşam kanepeye kurulup televizyonu açtığımızda bize benzeyen insanları izlemeyi severiz. İntikam’ın Kanlıca seti bizimkinden bağımsız paralel bir evrende geçiyor. Emily devşirmesi Yağmur rolünde Beren Saat, Emily VanCamp’in gözündeki çelik hırsından çok çok uzak bir donuklukla bu uzaylı hikâyenin iz bırakmadan uçup gitmesine katkıda bulunuyor.
20 Dakika da İntikam da sezon ortasının köpürtülüp hayalkırıklığı yaratan iki işi. 20 Dakika daha derinleşmeye açık olsa da, ikisinde de kadın oyuncuların durumu üzücü. Belki artık bizim de Saat ve Büyüküstün’le ilgili kabul etmemiz gereken şey, sadece iyi resim verdikleri ve bize içine düştüğümüz büyük yeteneksizlik çukurunu hatırlattıkları.

Ceren Şehirlioğlu/hürriyet