Kundak | Konular | Kitaplar

Engin Altan Düzyatan Özge Özpirinçci Ne Zaman Evlenecek


Trt ekranlarında yayınlanmaya başlayan ve Atatürk ün hayatını konu alan yol ayrımı dizisinde rol alan En gin altan düzyatan marie claire dergisine verdiği röportajda işinden sevgilisinden ve hayatından bahsetti..‘Marie Claire’ dergisinin ocak sayısına konuk olan Engin Altan Düzyatan, dört yıldır mutlu bir beraberlik yaşadığı oyuncu sevgilisi Özge Özpirinçci’ye evlilik teklifi yaptığını söyledi. “Evet” cevabını veren Özpirinçci, kendini hazır hissettiğinde, çift nikah masasına oturacak

* Kariyerinizde çok kolay yol almadınız. Biraz bahseder misiniz o süreçten?

10 yıldır piyasadaydım. 2002’de ‘Koçum Benim’le başladım. Uzun süreli bir işti ama sonrasında gelişen süreç, koşturmacalıydı. Haksızlık etmemeliyim, sürünmedim. Bir de benim tipim geç oturdu. Belki daha önce başrol oynayabilirdim ama çocuksu ve genç görünüyordum.

* Sakallarınızı kesseniz hâlâ gençsiniz...

33 yaşındayım. Aslında 23-24 yaşında şu anda olduğum yerde olmak istemezdim çünkü o egoyu kontrol etmek, bir anda geldiğin yeri kendi iç ritmin olarak ayarlamak, şöhreti yönetmek kolay değil.

* Piyasa, çok kolay yükselememek ve çabalamak zorunda kalmak egonuzu törpüledi mi?

Tabii ki egolarımın tuzağına düştüm ama üniversiteden yeni mezun olduğum dönemde sadece. O zaman sorsan, dünyanın en iyi oyuncusu kesinlikle bendim. Ama piyasaya girdikten sonra anladım ki hiçbir şey bilmiyorum.

* İzmir Dokuz Eylül mezunusunuz. Nasıl oldu da İstanbul’a geldiniz?

Üniversitedeyken bir ajansla anlaşmıştık. Kız arkadaşım İngiliz’di, Hollanda’da okuyordu. Ben de onunla birlikte bir yıl Hollanda’da yaşayıp sonra Londra’ya geçecektim. Sonra ilk dizim, ‘Bizim Otel’in teklifi geldi. Dört bölüm sürdü ve ben o parayla altı ay yaşadım! Yurt dışına çıkamazdım böyle bir para kazanırken.

* Paranın tadını alınca idealler biraz rafa kalkıyor değil mi?

İdeallerden öte, Avrupa’da hiç kimsenin beni beklemediğini biliyordum. Burada da beklemiyor bakma, sadece şansım yaver gitti. Sette ona buna küfretmedim, zamanında gittim, çalıştım. Şunun ayrımına vardım, kendini var etmek istiyorsan bir yerde ilk önce kendi topraklarında var edeceksin.

* ‘Bir Avuç Deniz’le Los Angeles Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü aldınız.

O filmin bir Fransız bakışı vardı. Çok eleştirilmeyen bir tabakayı, burjuvayı eleştiriyordu. Burjuva eleştirisi yoktur bizim ülkede.

“Risk almayı seviyorum”

* Risk alan biri misiniz? Benim hayatım, risk almak üzerine kurulu. O aldığım risk patlasa, bir önceki yerimin çok daha altında bir yere düşecek hikayem ama mecburum.

* ‘Son’ dizisinde çok büyük risk aldınız.

Çok iyi bir işti ama Türkiye’ye göre değildi. ‘Son’, bir tarzdı ve iyiydi. Karşılığını da gördük. İsveç’te oynuyor şimdi, Orta Asya ya da Araplar izlemiyor. Oyuncu; başı, sonu belli ama neden sezonluk iş yapmak varken altı aylık bir iş yapıp, tutup tutmayacağı belli olmayan bir projeye girerek, kazanacağının yarısını kazansın ki? Şimdi aynısı yapılıyor. Diyorlar ki; “30 bölüm bu dizi.”

* Zaten olması gereken de bu değil mi?

Eskiden bir yapımcıyla görüşmeye gittiğimde beni, “İki yıl garanti iş” diye tavlamaya çalışıyordu. İki yıl da, ben memur olmak istiyor muyum acaba? Bu iş para için yapılacak bir iş değil ki! Sen para için yapmıyor olabilirsin ama birileri kabul ediyor o işi; işsiz kalma korkusu var çünkü. Akıyorken doldur... Böyle bir matematik olmaz! Sanatla uğraştığını iddia edip böyle bir matematik kuramazsın.

* Dönem dizisi yapıyorsunuz...

Hikaye, 1930’larda geçiyor. Millet Meclisi ve Serbest Fırka’nın kurulmasıyla başlıyor. Genç Cumhuriyet, devrimlere uyum süreci... Yakın tarihe ışık tutan Kemal Tahir’in romanından uyarlama bir iş ‘Yol Ayrımı’. Biz Osmanlı’yı biliriz ama yakın tarihimizi yok sayarız ya... O açığı kapatacak biraz.



“Özge’yi sınırlamadım”

* Sevgiliniz Özge Özpirinçci’nin yanında size sarkanlar oluyor mu? Oluyor. Özge çok ‘cool’dur. Hoşuna gidiyor galiba erkek arkadaşının beğenilmesi. Yoksa ilişkimiz şimdiye kadar yürümezdi. Benim de hoşuma gidiyor kız arkadaşımın beğenilmesi.

* Bu yoğunlukta Özge’ye nasıl vakit ayırıyorsunuz?

Zaten aynı evde yaşıyoruz. Belgrad’da köpeklerimizi gezdiriyoruz. Seti olmadığında Özge yaptığım birçok şeye katılıyor. Kendimize ayırdığımız vakitlerden zevk alıyoruz ve kendi hayatlarımız var.

* Evlenecek misiniz?

Evlenmek ve çocuk sahibi olmak istiyorum ama Özge istemiyor...

* Evlenme teklif ettiniz mi?

Ettim. Yüzük de aldım. Pırlanta değil ama. Tanzanit aldım, 35 karat. Özge pırlanta takmaz, sevmez. Aslında “Evet” dedi... Biz ilişkiye başladığımızda 22 yaşındaydı, şu an 26. Onu bir şey için kısıtlamanın, yok. Klasik bir evlenme teklifinde bulunmadım zaten, “Kendini hazır hissettiğinde söyle, evlenelim” dedim.

* Hayat arkadaşınızı bulduğunuzu düşünüyorsunuz yani?

Evet, düşünüyorum. Özge’yi çok seviyorum. Benim mutluluk kaynağım. Ondan önce sabahları çok mutlu uyanan bir adam değildim. Özge’den sonra mutlu uyanıyorum.

“ERKEK, HER YAŞTA JÖN”

* Çok nankör bir iş yapıyorsunuz. Kapıda yeni yüzler, gençler bekliyor... 40’ı geçtiniz mi roller kısıtlanıyor ve en tazesi koyuluyor yerine. Yaşıyor musunuz bu stresi?

Erkekler biraz daha avantajlı bu konuda. Kadınların işi daha zor. Erkek 35’inde de jön oynuyor, 40’ında da, 50’sinde de. Kadın 30’unu geçtikten sonra hemen anne oluyor. Kenan (İmirzalioğlu) 40 yaşında, hâlâ jön örneğin.

* Kenan (İmirzalioğlu) demişken... O ve Kıvanç Tatlıtuğ hakkında ne düşünüyorsunuz?

Onlar da farkındalar çalışmaları gerektiğinin. Çalışmasalar burada olmazlardı. Bu yüzden saygı duyuyorum ikisine de. Bence de başarılılar.

Röportaj: Arzum Uzun